Fatih Buğra Sarper Kişisel Blog

Yaratan Rabb'inin Adıyla Oku!
Veritas Odit Moras

Politikada ve siyasette yönetim kadroları kendi ekiplerinin, partilerinin zaaflarını, tartışmalarını, çekişmelerini gizlemeye, ortada hiçbir sorun yokmuş gibi algı oluşturmaya ve hatta güçlü bir duruş sergilemeye çalışırlar. Bu duruşla partiler, kendilerinde hiçbir çatlağın ve sorunun olmadığını ima ederler ve böylelikle toplumda güçlü ve güvenilir bir parti olduğu algısı oluşturmak isterler. Evrim Ağacı sitesi de tam da siyasetçilerin kullandığı bu propaganda yöntemini kullanıyor. 

Bilindiği üzere evrim teorisi -klasik manada- zamana yayılmış, aşamalı bir değişimi kabul eden bir teoridir. Fakat böyle olunca ara form fosillerinin yer katmanlarında bolca olması gerekiyordu. Fakat Darwin’den bu yana iki asırdır süren detaylı ve hırslı aramalar neticesinde mezkûr ara form fosilleri arzu edilen şekilde bulunamayınca 1970’lerin başlarında Niles Eldredge ve Stephen Jay Gould gibi evrimci bilim insanlarının öncülüğünde gelişen bir akım evrim teorisinde tarihi bir çatlak oluşturdu. Eldredge ve Gould, Darwin’den bu yana ara form fosilleri bulamadıklarını ve dolayısıyla uzun zaman periyotlarında işlediği iddia edilen kademeli evrim anlayışının sorgulanması gerektiğini söylediler ve Sıçramalı Evrim Teorisini öne sürdüler. Bu teori Darwinist ve Neo-Darwinist teorileri yanlışlıyor ve taban tabana zıt yaklaşımlar getiriyordu. Richard Dawkins gibi bilim insanları(!) bu teori karşısında kızgınlıklarını saklayamadılar. Dawkins, sıçramalı evrimcilerin evrim teorisinde çatlak oluşturduğunu ve bu durumun teorinin güvenilirliğine gölge düşürdüğünü ve yaratılış düşüncesindeki bilim insanlarının eline koz verdiğini söylüyordu. Bu yeni teori alışılagelmiş evrimci kalıpları ve klişeleri alt üst etmişti. Böylesine büyük çatlak ve teoride meydana gelen çelişkiler Batı’da uzunca tartışıldı ve halen tartışılmakta. Bu sarsıntılara “evrimci bilim insanlarının kendi cümleleriyle” bazı misaller verelim:

Meşhur evrimci paleontolojist Niles Eldredge;

“Paleontolojistlerin uzun zaman evrimden kaçınmaları şaşırtıcı değildir. Evrim hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bu konuya emek verenler, kaya üzerindeki parçaları, küçük salınımları ve çok nadir oluşan değişim birikimlerini yıllar boyunca, evrim tarihinde gerçekleşen, hesabı yapılamayacak kadar küçük orandaki şaşırtıcı değişiklikleri topladılar. Bizler, evrim romanının tanıtımını okuduğumuzda, bir patlama şeklinde ortaya çıktığını ve fosillerin her yerde bulunacağına dair hiçbir delil getiremediğini gördük! İşte bu nedenle, fosil kayıtları evrim hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışan paleontolojistlerin tepkisini almıştır.”1

İngiliz evrimci biyologlar Mae-Wan ve Peter Saunders;

“Neo-Darwinist sentezin formüle edilmesi neredeyse 50 yılı buluyor. Araştırmaların birçoğu, teorinin ortaya sürdüğü tezleri açıklayabilmek için yapılmıştır. Teorinin başarısı, güve benzeri canlıların renklerinin bulundukları bölgeye adapte ederek değişmesi gibi detaylardaki uyuşmalar ile sınırlı kalmıştır. Bizi asıl ilgilendiren sorulara cevap veremezken, zaten bu tür böceklerin asıl kökenine dair verebilecek bir cevabı da yoktur.”2

Georgia Üniversitesinden evrimci genetik bilimci John McDonald kelime oyununa benzer bir bilmeceye dikkat çekmektedir:

“Genetik alanda son 20 yılda yapılan araştırmalar, bizi Darwin teorisi ile ilgili bir paradoksa sürükledi. Doğal popülasyonlarda değişken olarak görünen genler, büyük adaptasyonlara bağlı değişikliklere sebep olmamakta, buna rağmen önemli adaptasyon değişikliklerine sebep olan genler, doğal popülasyonda değişken olarak görünmemektedirler.”3

Avustralyalı evrimci genetik bilimcisi George Miklos biraz daha öteye gidip Darwinizm’in doğruluğu konusunda şüpheye düşmüştür:

“O halde her tarafımızı kuşatmış bu evrim teorisi neyi tahmin ediyor? Rastgele mutasyon, seleksiyon katsayısı gibi bir avuç dolusu varsayım öne sürerek, zaman içinde gen frekanslarındaki değişiklikleri inceliyor. Bu büyük evrim teorisinin içeriği gerçekten bu mu?”4

Chicago Üniversitesi Evrim ve Ekoloji Bölümünden Jerry Coyne’un vardığı sonuç dikkat çekici:

“Neo-Darwinist görüş için çok az delil olduğunu söylemeliyiz. Bu görüşün teorik temelleri ve deneysel delilleri oldukça zayıftır.”5

California Üniversitesinden bir genetikçi olan John Endler, yararlı mutasyonların nasıl meydana geldiğini açıklamaya çalışıyor:

“Mutasyonlarla ilgili çok fazla şey biliyor olsak da, evrim gibi o da hala bir kara kutu görünümündedir. Evrimde yeni biyolojik fonksiyonların oluşmasına pek rastlanmaz ve bunların kökeni de zaten bilinmemektedir.”6

Matematikçiler yıllarca, evrim teorisinde sayılarının bir türlü toplanamadığından yakınıyorlardı. 1966 yılında önde gelen matematikçiler ve evrimci biyologlar Philedelphia’daki Wistar Enstitüsünde bir sempozyum düzenlediler. Sempozyumda Martin Kaplan evrim teorisi ile ilgili matematiksel kaygıları ele alan ilginç bir toplantıyı yönetti.7 Toplantıda ilginç bir durum yaşandı. Göz gibi girift bir organın oluşmasında pek çok sayıda mutasyonun meydana gelmesi için yetersiz zaman olduğunu iddia eden bir matematikçiye karşıt biyologlar fikrinin doğru olmadığı yönünde kendisine baskı yapıyorlardı. Fakat matematikçiler hatanın kendilerinde olduğunu kabul etmediler ve bir tanesi ise şöyle söyledi:

“Neo-Darwinizm teorisinde oldukça büyük bir boşluk vardır. Bu boşluğun, biyolojinin şimdiki anlayışıyla kesinlikle kapatılamayacağına inanıyoruz.”8

“Karmaşıklık Teorisi”ni (Complexity Theory) ortaya atan Santa Fe Enstitüsünden evrimci Stuart Kauffman:

“Darwin ve evrim bizleri birer bilim adamı olarak bir kenarda bıraktı. Peki ama acaba bu görüş gerçekten doğru mu? Daha doğrusu, acaba yeterli mi? Ben olmadığını düşünüyorum. Bu, Darwin’in hatalı olduğu anlamına gelmez, ama gerçeğin yalnızca bir kısmını almış olduğunu da açıkça ortaya koymaktadır.”9

Karmaşıklık Teorisini savunan evrimci Kauffman Darwinci evrimi eleştirirken, kendisi de teorisi de karşısındaki evrimciler tarafından yoğun bir şekilde eleştirilere tabi tutulmuştur.

Evet, evrim teorisindeki çatlaklara, zıtlıklara, kendi içlerinde düştükleri çelişkili durumlara bizzat evrimci ağızlardan birkaç misal verdik. Fakat Türkiye Evrim Partisi (TEP) ve onun gençlik kolları olan Evrim Ağacı ekibi, parti içi bunun gibi yüzlerce çatlağı örtbas ederek ve tüm bu çatlaklara kılıflar uydurarak evrim teorisini halen güçlü gösterme çabasındadırlar. Mekanizmaları 180 derece zıt olan bu iki evrim teorisinin çatlakları ve çıkmazları öyle laf cambazlıklarıyla kapatılacak gibi değil. Benden söylemesi! 

Bu arada elbette böyle bir parti ve onun gençlik kolları yok. Fakat itiraf etmem gerekir ki bu kişiler siyasete girseler çok zorlanmazlar. Çünkü bunlar; kendi dünya görüşlerini, ideoloji ve felsefelerini “bilim” diye gösterecek kadar laf cambazı olmuşlar ve bunu yıllardır ustalıkla yapıyorlar.

Fatih Buğra SARPER

Dipnotlar:

[1] Niles Eldredge, “Reinventing Darwin”, Wiley, New York, s.95.

[2] M.W. Ho ve P.T. Saunders, “Beyond Neo-Darwinism-An Epigenetic Approach to Evolution”, Journal of Theoretical Biology 78, s.589.

[3] J.F. McDonald, “The Molecular Basis of Adaptation”, Annual Review of Ecology and Systematics 14, s.93.

[4] G.L. Miklos, “Emergence of Organizational Complexities During Metazoan Evolution: Perspectives from Molecular Biology, Paleontology and Neo-Darwinism”, Memoirs of the Association of Australasian Paleontologists 15, s.28.

[5] H.A. Orr ve J.A. Coyne, “The Genetics of Adaptation: A Reassessment”, American Naturalist, 140, s. 726.

[6] J.A. Endler ve T.McLellan, “The Process of Evolution: Toward a Newer Synthesis”, Annual Review of Ecology and Systematics, 19, s.397.

[7] Martin Kaplan, “Welcome to Participants” in Mathematical Challenges to the Neo-Darwinian Interpretation of Evolution, ed. P.S. Moorhead ve M.M.Kaplan, Wistar Institute Press, Philadelphia, s.vii. 

[8] M.P. Schützenberger, “Algorithms and the Neo-Darwinian Theory of Evolution” in Mathematical Challenges to the Neo-Darwinian Interpretation of Evolution, ed. P.S. Moorhead ve M.M.Kaplan, Wistar Institute Press, Philadelphia, s.75.

[9] S. Kauffman, “The Origin of Order”, Oxford University Press, Oxford, England, s. xiii.

User Image

Fatih Buğra Sarper

1 yorum

  • Ömer Faruk Yalçın dedi ki:

    Müthiş bir yazı olmuş hocam. Kendi içlerinde bile bu kadar derin ihtilaf yarıkları olduğu hâlde ‘tartışmasız yasa’ diye algı yapmalarına okkalı bir cevap olmuş, emeğinize sağlık.

Bir yorum yazın