Bu yazımızda maksadımız aşağıda paylaşacağımız evrimci bir metnin bilimsel ve felsefî olarak hatalarını ortaya koymak değil. Bu detayları kitabımızdaki “İnsanın Evrimi Üzerine” isimli makaleden okuyabilirsiniz. Burada evrimcilerin sıklıkla ve ustaca kullandığı bir manipülasyon tekniğinden bahsedeceğiz. Metin primatların, insanların ellerini kullanmaya başlamasıyla ilgili. Şöyle ki:
«Herhangi bir şeyin üretiminde olduğu gibi, bu yassı taş keskileri yapmak maksat, hüner ve fiziki yeterlilik gerektiriyor, bu yeterlilik, “çekiç” gibi kullanılan taşı kusursuzca tutabilecek, diğer parmaklara karşılık gelen ve dokunabilen bir baş parmak ve objeleri istediği gibi yönlendirebilen hassas kaslara sahip bir elle sağlanıyordu. Australopithecus’ların diğer primatların daha katı (ama çok daha güçlü) ellerinden çok farklı olan bu eli neden geliştirdikleri bilinmiyor, ancak buna alet yapmaya başlamalarından önce de sahip oldukları biliniyor. İnsan eli alet kullanmak ya da yapmak üzere evrilmemiş, hali hazırda evrilmiş olduğu için alet kullanmıştır. Dolayısıyla bu, paleontologların “eksaptasyon” olarak adlandırdıkları, tesadüfen ya da henüz anlayamadığımız bir amaç için evrimleşmiş, ancak sonradan belli bir amaçla kullanılmış bir özelliktir.1»
Evet, bu metin evrim teorisi ile ilgili bir kitaptan alıntı değil. Bu bir Dünya Tarihi kitabıdır. Yani evrimin/natüralizmin bilinç altına yerleştirilmesi için illa evrim ile ilgili bir kitap okumanıza gerek yok. Herhangi masum bir kitapta da bu meselelerle muhatap olabiliyorsunuz. Konumuza dönelim: Primatların bu eli neden geliştirdikleri bilinmiyormuş. Tesadüfi evrim mekanizmaları bilinçsizce bu elleri primatlara bahşetmiş ve bir zaman gelmiş primatlar/insanlar tesadüfen ellerini kullanabildiklerini ve çekiç yapabildiklerini fark etmişler. Primatların/insanların bu ellere, alet yapmaya başlamadan önce de sahip oldukları biliniyormuş. Ama sakın ha! bu ellerin alet kullanmak üzere yaratıldığını düşünmeyin(!) Hali hazırda anatomi, fizyoloji ve ergonomi olarak eller kullanmaya uygun olduğu tesadüfen denk geldiği için alet kullanılmış.
İşte evrimciler canlıların biyolojik tarihine yönelik tezleri oluştururken önce yaratılış, hikmet ve gayesellik gerçeğinin tam zıt tarafından yaklaşarak hayali bir senaryo oluştururlar. Bu saçmalığı tanımladıktan sonra meseleyi hemen bir kavramla veya terimle bilimsel koruma altına alırlar. Misal, burada hadisenin ismine “eksaptasyon” demişler. Siz gayesellik/hikmet babında “eller alet kullanımına uygun olarak yaratılmıştır vs. (izahı kısa geçiyorum)” deyince size Natüralist felsefe ile cevap vermezler. Natüralist bakış açısını ustaca altına gizledikleri teknik terminoloji/ bilimsel(!) kavram ile sizi karşı karşıya bırakırlar. Sinsi veya şuursuz bir özgüvenle “Bilim bunu zaten açıklıyor. Bu bahsettiğiniz mesele biyolojide ‘eksaptasyon’ diye adlandırdığımız hadisedir.” diyerek sizin mantığa uygun olan yaratılışçı izahınızı bilime karşı yapılan beyhude bir itirazmış gibi gösterirler. Evrimcilerin uyguladığı bu manipülasyon tekniğini bilmeyen birçok insan hurafelerin kamufle edildiği Latince veya İngilizce kavramlar karşısında “Hmm. Bunun bilimde bir karşılığı varmış!” diye bir yanılgıya düşebilirler.
1. Merry E. Wiesner-Hanks, Kısa Dünya Tarihi, çev: Serpil Çağlayan, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2020, s.19.
Yorum yok