Fatih Buğra Sarper Kişisel Blog

Yaratan Rabb'inin Adıyla Oku!
Veritas Odit Moras

  Malum olduğu üzere insan 18. yüzyılda açıkça hayvanlar kategorisinde tasnif edilmiştir. Bunun ideolojik, felsefî veya insan-hayvan ayrımı yapılırken ortaya konulan materyalist yaklaşımlar, anatomi ve genetiği natüralist (Tanrı’yı dışlayan) bir ön kabul ile yorumlama gibi birçok sebebi var. Ben burada sadece hayvanların, kendilerine öğrettiğimiz bazı davranışları öğrenebilmelerini veya gösterilen bazı sembolleri/ sinyalleri tanımalarını “hayvan-insan bağlantısı” şeklinde yorumlayan evrimci yaklaşımdan bahsedeceğim.

  Bazı maymunlar veya diğer hayvanlar alet kullanabilir, sosyal bir hiyerarşide yaşayabilir, çeşitli sembolleri öğrenebilir. Hayvanların bu yaptıkları başkalarının yaptıklarına tepki vermek ve başkalarının yaptıklarını taklit etmekten ibarettir.

  Yapılana tepki verme/taklit etme davranışından öte insanı hayvanlardan ayıran temel bazı nitelikler vardır: Sembolleri yeni biçimlerde birleştirmek, hem kendinin hem de başkalarının içsel yaşamlarını idrak etmek, başkalarının ne hissettiğini/düşündüğünü muhakeme etmek ve bunun bilincinde olmak, insanların bir gayesinin olduğunu anlamak ve bir fiili niçin yaptıklarına dair soyutlamalar yapmak, sembolik düşünmek, sembollerden iletişim yöntemi yaratmak, yaptığı bu işlemlerin şuurunda olmak, zihin kuramı ve daha birçok bilişsel özellik. Hayvanların hususiyle maymunların davranışlarımızı taklit ederek yaptıkları bazı fiilleri insan ile akrabalık ile ilişkilendirmek, “saplantılı evrim bilimcilerin” yaptığı bir “antropomorfizmdir” (insan biçimcilik). Yani insanî nitelikleri insan olmayana affetme, insan olmayanı insanlaştırma.

  Bu çarpık bakış açısı eski Yunan’da Homeros ve Hesiodos’un tanrıları insan gibi anlatması ile başladı, günümüzde evrim bilimcilerin şempanze, bonobo gibi büyük maymunlara insanî özellikleri atfetmesi, yakıştırması, maymunları insanlaştırma çabaları ile devam etmektedir.

  Tabi bu sadece kendi kanaatimiz değildir. Üzerinde deneyler yapılan ve bunun sonucunda bazı davranışları/sembolleri taklit ederek öğrenen bonobo Kanzi’yi gözlemleyen birçok primatolog, bonobo Kanzi’nin davranışlarını edinme sürecine yönelik yapılan evrimci yaklaşımları/açıklamaları antropomorfizm olarak değerlendirmişlerdir.1

  Bunun yanında, Erken homininleri -Hominidler familyasında bizi kapsayan (ama büyük maymunları dışlayan) alt familyayı- inceleyen bazı araştırmacılar da, sembolik bir dil kullanmayan geçmişteki homininlerde kültüre ilişkin her türlü tartışmanın, bizim gibi olmayan ya da en azından “kültür” gibi bir şeye sahip olacak kadar bize benzemeyen varlıklara kendi düşünme biçimlerimizi atfederek yapılan bir tür antropomorfizm olduğu fikrindedirler.2

  Tabi bu konuda birçok örnek bulunmaktadır. «Teistik Evrim Düşüncesinin Eleştirisi» isimli kitabımızda insanın evrimi ile ilgili yazılan makalede bu konuya detaylıca değinmiştik. Yazıyı uzatmamak adına kısa kesiyoruz.

(1)Merry E. Wiesner-Hanks, Kısa Dünya Tarihi,  çev: Serpil Çağlayan, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2020, s.18

(2)a.g.e., s.18

User Image

fbsarper

Merhaba. Ben Fatih Buğra Sarper. 1988 yılında doğdum. İzmir’de büyüdüm. Bilime, bilgiye ve hikmete meraklı bir araştırmacıyım diyebilirim. 2013'den beri çeşitli platformlarda bilim, felsefe, din, medeniyet, düşünce ve evrim teorisi üzerine yazılar yazmaktayım.

Yorum yok

Bir yorum yazın