Antropolog John Hawks ve arkadaşlarının yaptıkları araştırmalarda, 2 milyon yıl önce insan ırkının birbiri ile bağlantılı yapısal değişikliklerle ani bir şekilde oluştuğu ortaya çıkmış1, bu durum “Yeni Çalışmalar İnsan Evriminin Büyük Patlama Teorisini Gösteriyor!” şeklinde basın açıklaması ile kamuoyuna sunulmuştur.2
Evet, yukarıda kısaca bahsettiğimiz üzere belli jeolojik dönemlerde yapısal olarak birbirinden tamamen farklı birçok tür, ani bir şekilde tarih sahnesine çıkmıştır. Evrim teorisine göre türler ortak bir atadan geliyor, küçük değişimlerin birikmesiyle de türler zamanla başkalaşıyordu. Burada türlerin birbirleri ile bağlantısı ve benzerliği mevzubahistir. Oysa jeolojik devirlerin bize gösterdiği, durumun aslında hiç de iddia edildiği gibi olmadığıdır. Benzerliklere karşın farklılıklar, yavaş yavaş dönüşümlere karşılık ani ortaya çıkışlar… Tüm bunlar Darwin’in ve ortak ata teorisini benimseyen teistik evrimcilerin iddialarını çürütmektedir.
Diğer taraftan evrim teorisinin canlıların oluşma silsilesine yönelik öne sürdüğü iddiaları, fosil kayıtlarının ortaya koyduğu resimle çelişir. Evrim teorisine göre yeni hayvan formları ortak atadan ilk oluşmaya başladıklarında birbirlerine benzer olmalı; büyük çaplı değişimler, küçük değişimlerin birikmesi sonucu çok sonraları ortaya çıkmalıydı. Darwin, Türlerin Kökeni isimli kitabında evrim ağacını izah ederken şube (filum), sınıf, takım gibi üst seviye canlı gruplarının, cins, tür gibi alt seviye canlı gruplarından birçok küçük değişimlerin birikmesi ile oluşması gerektiğini belirtir.3 Fakat fosil kayıtlarına baktığımızda evrimcilerin bu öngörüsünün gerçeklerle uyuşmadığını görürüz. Zira türlerin nihai olarak daha fazla familya, takım, sınıf ve şubeleri oluşturması gerekirken fosiller, farklı şubelere ait hayvanların ilk olarak oluştuğunu, daha sonra alt kategorideki hayvanların çeşitlendiğini göstermektedir. Misal, Kambriyen Dönemi’nde birbirinden farklı yapılara sahip birçok hayvan şube ve sınıfları ilk olarak fosil kayıtlarında aniden zuhur etmiş; sonradan farklı takım, familya ve cinslere ait canlılar “Büyük Ordovisyen Biyoçeşitlenme” veya “Memeli Radyasyonu” gibi olaylarda ortaya çıkmışlardır.
Douglas Erwin, James Valentine ve Jack Sepkoski gibi fosil bilimcilerin belirttiği gibi canlılara ait ana şubeler sınıflardan önce, sınıflar takımlardan önce, takımlar familyalardan önce belirmiştir. Yani evrim teorisinin iddia ettiği gibi üst seviye gruplar, daha alt seviyedeki canlı gruplarda hasıl olan değişimlerin birikimi neticesinde meydana gelmemiş; evrimcilerin öngördüğü silsilenin de hakikat ile ilişkisi kurulamamıştır.4
[1] John Hawks vd., “Population Bottlenecks and Pleistocene Human Evolution”, Molecular Biology and Evolution 17 (2000): s. 2-22.
[2] Diane Swanbrow, “New Study Suggests Big Bang Theory of Human Evolution”, (University of Michigan press release, Ocak 10, 2000).
[3] Charles Darwin, On the Origin of Species, (London: John Murray, 1859), s. 120-125.
[4] Stephen C. Meyer, Theistic Evolution: The Scientific Critique of Theistic Evolution, (Crossway, 2017), s. 352.
Yorum yok