Materyalist bir evrim anlayışını kabul etmeyenlerin en büyük sıkıntısı ve yanlışı, kamuoyunda medya tarafından hâkim kılınmış bir anlayışın kavramlarını kullanmaktan gelmektedir. Sistematik zoolojinin kaidelere göre, hayvanları isimlendirip sınıflandırmak için üretilen kavramları insan için kullanmanın altında yatan temel hedef, evrim ideolojisi doğrultusundan insanın da hayvanlar kategorisine dâhil olduğunu ima etmektir. Primates tabiri, 600 kadar maymuna benzer türü, bazı özelliklerine dayanarak bir takım altında incelemek için ihdas edilmiş, diğer sistematik kategoriler gibi tamamen tasavvuri bir zemini belirleyen kavramdır. Hayvan sistematiğinin temel özelliklerinden biri, yeni buluşlarla devamlı değişmesidir. Bugün kemiricilere dâhil edilen bir hayvan birkaç sene sonra bulunacak farklı bir özelliği sebebiyle tamamen farklı bir gruba dâhil edilebilir. Lemurlar, tarsiuslar, loriler, şempanzeler, goriller ve orangutanların hepsinin birden primat olarak kabul edilmesi, onların aynı atadan geldiklerini göstermez, sadece araştırmacılara inceleme kolaylığı sağlar. Takım ve familyalara ait genel özellikler bilinince o gruba dâhil edilen bütün türleri tek tek incelemeden bütünü hakkında genel bilgiler elde edilmiş olur. Fakat evrimciler, sistematik zoolojiyi gerçek yörüngesinden çıkarıp tamamen materyalist bir bakışın hizmetine sokmuşlardır. Bu doğrultuda insanı da Homo Sapiens ismiyle Hominidae familyasına dâhil ederek tasavvuri dünyalarına ait bir inancı, gerçekmiş gibi bütün zooloji kitaplarına sokmuşlardır. Sistematik zooloji, hayvanlar âlemini incelemede bir kolaylık sağlamak ve yaratılışın güzelliklerini tefekkür etme açısından çok önemli bir saha olduğu hâlde evrimcilerin bu ideolojik bakışları birçok sistematikçiyi soğutmuş, bir kısmı da başka bir çıkış yolu bulamadığından bu genel kabule uyarak insanı da hayvan sistematiği kategorilerinde ele alma dayatmasını kabullenmek zorunda kalmıştır. Hâlbuki insan sadece anatomik ve fizyolojik hususiyetleriyle ele alınan bir canlı olmayıp akıl, şuur ve vicdan gibi hayvanlardan tamamen farklı mahiyette bir varlık olduğundan bu kategorilere dâhil edilmemelidir. Tıpkı bitkilerle hayvanları, mantarları, protistleri ve bakterileri, farklı mahiyetleri sebebiyle birbirinden ayırıp ayrı âlemlere (kingdom) ayırdığımız gibi insanı da ayrı bir âlem olarak ele almanın gerektiği anlaşılmaktadır.
Prof.Dr. Arif Sarsılmaz
Yorum yok