Zaman: Her yok oluşu takip eden bir varoluş; her varoluşu takip eden bir yok oluş… Ey “Ben!” Bil ki: Mevcudatın erimeye mahkûm olduğu geri döndürülemeyen şu lineer silsilede sen de bir yok oluşa doğru akıp gidiyorsun. Felsefenin temel üç sorusunu, yani, “Nereden geldin?, Niçin varsın? ve Nereye gidiyorsun?” sorularını kendine sorup aklını ve ruhunu tatmin etmedikçe sahip olduğun ve olacağın her ne varsa seni mutlu etmeyecek. Çünkü, her sahiplik, bu yok oluş kanununda seni hüzünlendirecek hadiselerin birer önsözü hükmünde.
Arzuların sonsuz; lakin bunların yüzde birinin vücuduna ömrün kâfi gelmiyor. Bedenin madde alemine, ruhun ise ebediyete ait. Senin hiçbir zaman tatmin olamayacak oluşunun yegane sebebi şudur ki: Sonsuz arzuların menşei olan ruhun ebediyete uzanan taleplerini, yok olmaya mahkum bir alemde aramak; aklı ve ruhu uyuşturan madenî arzuların cezbesinde kaybolmak; varlığın ve varoluşun sırrını aydınlatacak, şu hayatın kıymet hükmünü idrak ettirecek derin bir tefekküre gir(e)memektir.
Evet, her şeyi bildiğini zanneden doyumsuz “Ben!” Yunus Emre de “Bir ben vardır bende, benden içeri” derken varlık ve hakikatin aslına ulaşmaya tek engel olan “senden” bahsediyordu.
Fatih Buğra SARPER
Yorum yok