Köklü tarihimizde iki medeniyet buhranı yaşadık: Birincisi, Moğol İstilası, Haçlı Saldırıları ve Endülüs Medeniyetinin çökmesinden sonra yaşadığımız buhran. Bu temelde siyasi bir buhrandır ve bu buhranı Osmanlı ile aştık.
Rönesans ve reform hareketlerinin, diğer bir ifadeyle modern/seküler Batı uygarlığının tesiri ile iki asırdır içerisinde bulunduğumuz ikinci medeniyet buhranı ise epistemolojik ve ontolojik bir kopuş ve çift yönlü bir temassızlık doğurdu: Ne İslam’la ne de diğer dünyalarla derinlemesine bir ilişki içerisine girebildik.
Ünlü İngiliz tarihçi Toynbee’nin deyişi ile “üç asır içerisinde mevcut 26 medeniyetten 16’sını yok eden ve 9’unu fosilleştiren” Neo-pagan Batı uygarlığı insanlık için bir tehdittir.
Dünyanın, bütün kültürlere varoluş ve hayat hakkı tanıyabilecek yeni bir medeniyet tasavvuruna ihtiyacı var. Bunu ise ilim, fikir ve sanatta kadim bir geleneğe sahip toplum olarak ancak biz yapabiliriz.
Kaynak: Richard Tarnas, Batı Düşüncesi Tarihi-1: Antik Yunan’dan Modern Döneme, çev: Yusuf Kaplan, Külliyat Yayınları, İstanbul, 2015, s.4. «Külliyat Yay. Manifesto»
Yorum yok