Fatih Buğra Sarper Kişisel Blog

Yaratan Rabb'inin Adıyla Oku!
Veritas Odit Moras

Ne Kepler’in gezegensel hareket kanunları ne Newton’un kütle çekim ve hareket kanunları ne termodinamik kanunları ne Bernoulli ne de Arşimet prensibi ne kütlenin korunumu ne Avagadro ne Boyle ne de Charles yasası ne metallerin genleşmesi ne suyun kaynama noktası ne de basınç kuvveti… Bunların hiçbiri, Charles Darwin’in evrim teorisi kadar bilimin ve insanlığın gündemini meşgul etmemiştir. Evrim teorisi, öne sürüldüğü günden bu yana hep tartışma konusu olmuş, birçok eleştiriye maruz kalmış ve tenkide medar konuları hâlen aydınlatılamamıştır. Bu durum, diğer bilimlerin test edilebilir, gözlemlenebilir, yanlışlanabilir fenomenleri ihtiva etmesinden veya diğer bir ifadeyle alakadar oldukları konuların gerçek bilim olmasından; evrimin nazariyesinin ise pozitif bilimlerin sınırlarını aşan, yorum gerektiren bir hususiyet arz etmesinden yani bir nevi felsefe olmasından kaynaklanır. Spekülatif ve varsayımlara dayalı argümanların “bilim” etiketi altında sunulması yahut insanlara bilimsel gerçek diye dayatılması da tartışmaların alevlerini hep canlı tutmaktadır.

Evrim teorisi, Batı’da büyük bir taban elde etmiş olsa da en büyük darbelerini de yine Batılı bilim insanlarından almıştır. Son yarım asırdır bilimde meydana gelen muazzam gelişmelerin doğrultusunda bir kısım Batılı bilim insanı, mukni delillerle gerçekten evrim hipotezinin temellerini sarstılar. Devrilmeye yüz tutmuş bu teori, kendisine yapılan muhtelif yamalarla ayakta tutulmak istenmiştir. Teorinin yaşatılmasında rol oynayan ana kitle şüphesiz Allah’ı inkâr eden materyalist zihinlerdir. Fakat şaşırtıcı bir şekilde Allah’a iman eden bir kısım Batılı bilim insanı da yeni bir yaklaşımla evrim teorisine hayat şansı tanımışlardır: teistik evrim teorisi. Yani ateist evrimcilerin iddia ettiği gibi canlılar, ortak bir atadan, uzun zaman periyodunda birbirlerinden başkalaşarak teşekkül etmişlerdir. Fakat bu sürecin işleyişinde Allah’ın tabiata koyduğu evrimsel mekanizmalar rol oynamıştır. Evrim teorisinin karşılaştığı bilimsel ve felsefi çıkmazları Allah’ın sonsuz kudreti ve yaratması ile ortadan kaldırma niyetinde olan ve din ile evrim teorisini sentezlemeyi amaçlayan mezkûr düşünce; Batı’daki birçok bilim insanı, felsefeci ve din bilimcinin eleştirilerine maruz kalmıştır. Kaynağı Batı olsa da teistik evrim fikri bir kısım Müslümanlara da sirayet etmiş, böylelikle “İslam’da evrim meselesi var mı?” sorusunu akıllara getirmiştir.

Prof. Dr. Stewart Williams, bir evrimcinin Allah’a inanıp inanamayacağına dair yazdığı makalesinde, Allah’ın canlıları evrimle yaratmış olabileceği fikrinin evrim teorisinin yüzeysel yorumu ve yüzeysel bakış açısıyla çelişkili görünmüyormuş gibi dursa da bu fikrin evrim teorisinin prensipleri ve öğretileri ile uyuşmadığını ve Allah’ın evrim sürecine doğrudan ya da dolaylı olarak tesir etmesinin birçok noktada çelişkiler ortaya çıkardığını belirtmektedir.1 Biz de kitabımızda Allah’ın canlıları tek bir ortak atadan evrimleştirerek yarattığı iddiasını bilim, felsefe ve İslam düşüncesi açısından ele alacak, teistik evrim fikrinin çelişkilerini ve çıkmazlarını göstermeye çalışacağız.

“Evrim” tabiri birçok anlamı ihtiva etmektedir ve bu durum kavram kargaşasına sebep olmaktadır. Kitabımızda ilk olarak “evrim” mefhumlarının hangi anlamlarda kullanıldığından, evrim teorisinin ne olduğundan, evrim düşüncesinin felsefi temellerinden ve İslam ile sentezlenmesi durumunda ortaya çıkacak bazı zıtlıklardan bahsettik. Ardından, evrim hipotezinin çeşitli yollarla İslam’ın kapılarından girmeye teşebbüs ederken karşılaştığı zorlukları anlattık ve nihayetinde genel kabul görmüş teistik evrim düşüncesinin tanımını yaptık ve düsturlarını sıraladık.

Evrim teorisinin bilimsel incelemesinde genlerde meydana gelen mutasyonların canlıların hayatta kalmasına avantaj sağlayacak faydalı değişimleri netice verip veremeyeceği, faydalı değişimler için gereken yeni genetik bilgilerin oluşma sürecinde ortaya çıkan bilginin kaynağı problemi meselesini ele aldık. Jeolojik çağlara tek tek uğrayarak ortak ata bahsini detaylandırdık. Sadece bununla kalmayıp ortak ata meselesini fosiller, biyocoğrafya ve embriyoloji bağlamında da açıklamaya çalıştık. Evrimci iddiaların sınanması için bizlere çalışma alanı sağlayan fosillerin nasıl kıymetlendirildiğini, ara formların keşfinde yaşanan sorunları ve bu sorunları çözmek için evrimcilerin içine girdikleri yeni teori arayışlarını, yeni yaklaşımların bilimsel ve felsefi çıkmazlarını izah ettik. Türlerin veya popülasyonların birbirleriyle olan evrimsel ilişkilerinin resmedildiği evrimin soyoluş ağaçlarının, canlılardaki genetik ve morfolojik (biçimsel) benzerliklerine göre oluşturulması sürecinde karşılaşılan zorlukları, her yeni bulguda evrim ağaçlarında tezahür eden çelişkileri örneklerle gösterdik.

Hiç şüphesiz evrim teorisinin en tartışmalı konusu, insanın şempanzelerle ortak bir atayı paylaştığı ve insanın maymun/maymunumsu soyundan geldiği iddiasıdır. Bir Müslüman için böyle bir düşünce itikadi bir sorun olduğundan bu hipotez üzerinde uzunca durduk ve insanın kökenine dair evrimci hipotezlerin her bir aşamasını ve insanın atası olduğu iddia edilen canlılara ait fosilleri detaylıca analiz ettik. Çokça dillendirilen insan ile şempanzenin genetik benzerliği meselesini güncel bilimsel verilerle tekrar ele aldık ve nihayetinde mezkûr düşüncenin batıl olduğunu bilimsel ve akli delillerle ispat ettik. Bunlara ilave olarak insan ile şempanze arasındaki genetik ve fizyolojik farklılıklara, iddia edilen zaman içerisinde tabii süreçlerle maymundan insana dönüşümün mümkün olup olmadığına, Hz. Âdem (as) ve Hz. Havva’dan (as) türeyecek şekilde insanoğlunun çoğaldığını gösteren alternatif genetik popülasyon modellerine, insan-maymun ilişkisi bağlamındaki evrimci tartışmaların hakikatine, insanın evrimine dair öne sürülen delillerin yorumlanmasında uygulanan taraflı yaklaşımlara, hurda DNA ve pseudogen (yalancı gen) diye tanımlanan DNA’ların esasına, körelmiş organlar gibi tartışmalı konulara değindik. Kur’an-ı Kerim’de insanın yaratılışının nasıl olduğu ve bir kısım ayetleri tevil ederek Kur’an-ı Kerim’den evrimi çıkarma girişiminde bulunanların yaptıkları ilmî ve mantıki hataları da kitabımızda detaylıca ele aldık.

Tabiatta, canlılarda bir değişim ve dönüşüm görülmektedir. Lakin bu değişimin de bir sınırı var. Kitabımızda, canlılarda hâsıl olacak değişimlerin bir canlı türünü başka bir canlıya değiştirebilecek boyutta olup olmadığını, evrim teorisini delillendirmek için yapılan paleontolojik çalışmaların bilimsellik ölçütlerine ne kadar uygun olduğunu ele aldık. Yine bilimsel bir teori olma iddiasındaki evrim teorisinin genelgeçer bilimsellik kriterlerini sağlayıp sağlamadığını bilim felsefesi açısından detaylıca inceledik. Bilimsel araştırmaların, bilimsel açıklamaların sınırlarını çizen metodolojik natüralizm felsefesinin eleştirisini yaptıktan sonra, yaratılış ve evrim hipotezlerinin bilimsellik kriterlerini (demarcation criteria) karşılamadaki yeterliliklerini kıyas ettik. Bilimin metodolojisine dair düşüncelerimizi, natüralizm ile ayrıldığımız noktaları ayrı bir yazıda izah ettik.  Evrim düşüncesine dair tartışmaların temelinde yatan tesadüf, raslantı ve gayesellik mefhumlarının üzerinde durduk. Evrim teorisinin temel taşlarından doğal seleksiyon ve adaptasyonun mahiyetini izah ettikten sonra teistik evrim düşüncesinin kabul edilmesiyle İslam düşüncesindeki Allah tasavvuruna, Allah’ın (cc) sıfat ve fiillerine aykırı durumların oluştuğunu misallerle açıkladık. Tabiat kanunlarını putlaştıran evrimci görüşü kimyasal evrim hipotezi bağlamında değerlendirdik, basit bir molekülün bile laboratuvarda oluşturulma sürecinin ne kadar girift ve zor olduğunu yapılan güncel deneylerle anlattık.

Evrimci görüşün dört temel propagandası vardır. Bunlar: “Evrim teorisini birçok bilim adamı kabul ettiğine göre biz de kabul etmeliyiz; evrim teorisi olmazsa bilim olmaz; evrim teorisiz biyoloji olmaz; evrim (teorisi) Dünya’nın yuvarlak olması gibi, yer çekiminin var olması gibi apaçık bilimsel bir gerçektir!” Teistik evrimcilerin bir kısmı -aynı ateist evrimciler gibi- evrim hipotezine olan inançları sebebiyle bu propagandaları insanlara karşı bizzat kullanırlar. Diğer bir kısmı ise bu propagandalara maruz kaldıkları için zaten teistik evrim düşüncesine sempati duymaktadırlar. Kitabımızda mezkûr sloganların ne kadar temelsiz olduğunu detaylıca açıklamaya çalıştık.

Menşei Batı olan ve bilimizm (scientism) diye tabir edilen popüler bir din oluşturulmak istenmektedir. Bu yeni dinin -sözde bilimsel özünde ise metafiziksel- öğretileri mevcuttur ve özellikle genç zihinleri hedef almaktadır. Bilimizm dogmasının ilk koşulu, şüphesiz evrim teorisini kabul etmektir. Materyalizm, natüralizm gibi felsefelerden beslenen bu düşüncenin ise bilim insanlarına doğrudan veya dolaylı olarak baskı oluşturduğunu inkâr edemeyiz. Bilimizm dogmasıyla şekillenen Batı bilim dünyasında bir bilim insanının bilimsel araştırma yapma, bilimsel kimlik kazanma, kariyer basamaklarını tırmanma ve özellikle okullarda, üniversitelerde kadro alabilme, bilimsel dergilerde akademik çalışmalarının yayımlanması, bilimsel araştırma için fon elde etme gibi süreçlerde bilim insanlarının karşılaştıkları zorlukları çarpıcı örneklerle açıkladık. Bu paradigma, evrim teorisinin kabulü için zorlayıcı bir etken olduğu gibi teistik evrim gibi tutarsız düşüncelerin üremesine, beslenmesine de sebep olmaktadır. Bunun yanında kişilerin teistik evrim düşüncesini kabul etmesinde rol oynayan diğer nedenleri de ayrı bir makalede ele aldık.

Teistik evrimcilerin zaman zaman kendi fikir dünyalarına İslam dünyasından destek arama çabaları olabiliyor. Bu kapsamda, geçmişte yaşamış bazı İslam âlimlerinin eserlerinde evrimden bahsedildiğini iddia ederler. Bu iddiaya karşı, öncelikle İslam âlimlerinin eserlerinde kullandıkları bazı mefhumların açıklamalarını yaptık ve böylelikle kavram karmaşasının önüne geçilmesini sağladık, ardından söz konusu eserlerden alıntılar yaparak İslam âlimlerinin canlılığın oluşmasına dair gerçek fikirlerinin ne olduğunu gözler önüne serdik.

İslam’da ilmin ve ilim öğrenmenin önemi büyüktür ve İslam, ilimleri belirli kriterlere göre tasnif etmiştir. Evrim teorisi de kendi çapında bir ilimdir. Peki, İslam düşüncesinde evrim teorisinin ilmî değeri nedir? Bir Müslüman olarak evrim teorisini ilimler içerisinde nereye koymak gerekir? İslam düşüncesi çerçevesinde yaptığımız değerlendirmelerle bu iki temel sorunun cevabını aradık. Müslümanlarda evrim teorisinin kıymet ölçüsüne dair farkındalık oluşturacak söz konusu yazımızın okunmasını önemli görüyoruz. Diğer yandan teistik evrim teorisi üzerinde araştırmalar yaparken ülkemizdeki teistik evrimcilerin, Batılı (Hristiyan) teistik evrimcilerin argümanlarını kullandıklarını, onların İncil’in yaratılış ayetlerine yönelik yaptıkları evrimci tevilleri, yorumları alarak Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine uyarladıklarını gözlemledik ve örneklerini ilgili yazımızda aktardık.

Evrim teorisi; canlıların geçmişine, onların nasıl oluştuğuna veyahut nasıl türleştiğine dair hipotezler ortaya koymaktadır. Biz de canlılığın geçmişine ve tabiattaki biyolojik prensiplere dair düşüncelerimizi gösteren kısa bir yazı koymayı gerekli gördük.

Ülkemizdeki bazı teistik evrimcilerin; evrim teorisini öğrenmenin, onu savunmanın ve evrim üzerine araştırmalar yapmanın asıl Müslümanlar üzerine vazife olduğunu söyleyecek kadar ifrat derecede yorum yaptıklarına şahit oluyoruz. Kendilerine dayanak yaptıkları Ankebut suresinin 20. ayetini etraflıca inceleyerek bu batıl çıkarımlarının ne kadar hatalı olduğunu sergiledik. 

Beşeriyetin maymun soyundan geldiğine iman etmek batıl bir itikat olduğu gibi insan onuru açısından da kabul edilmesi mümkün olmayan bir yaklaşımdır. Fakat teistik evrimciler maymunlarla ortak bir soy geçmişine sahip olmanın insan onuru açısından bir sorun teşkil etmeyeceğini savunmaktadırlar. Konuya dair kaleme aldığımız eleştirel yazımızda teistik evrimcilerin bu konudaki yanılgılarını açığa çıkardık ve öne sürdükleri argümanları tek tek ele alarak yaklaşımlarındaki sınırları zorlayan mantık hatalarını ortaya koyduk. Kitabın son kısmında gerek evrim teorisine gerekse teistik yorumuna dair son notlarımızı yazdık. Bilimsel, felsefî ve teolojik önemli tespit ve tahlillerin yapıldığı bu kısmın dikkatlice okunmasını tavsiye ediyoruz.

Evrim teorisi Batı kaynaklı bir teori olduğundan teoriye dair yazılan yazıların içeriğinde birçok İngilizce, Latince kelime ve kavramlar bulunmaktadır. Bunların ekseriyetinin Türkçe karşılığı da yoktur. Esasen Türkiye’deki evrimcilerin bu durumdan memnun olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü yabancı dil kökenli tabirlerin yoğun olması; bu tabirlere aşina olmayan insanların evrim teorisinin argümanlarını ayırt etmelerinde ve anlamalarında zorluklar çıkarmakta, akademisyen olsun veya olmasın insanların evrim teorisine eleştirel bakmasına engel olmakta, evrimin temel felsefeleri ve argümanları sayısız yabancı kelime altına gizlenmektedir. Bu durum ise okuyucularda yılgınlığa sebep olmakta, evrimci yazılarda inançlardan, felsefeden uzak sadece teknik ve bilimsel bir şeyler anlatılıyormuş algısını oluşturmaktadır. Özünde ise nelerin anlatıldığını kitabımızda verdiğimiz örneklerle açıkladık. 

Evrim teorisinin bilimsel eleştirisini yaptığımız yazılar teknik konuları ihtiva ettiğinden yukarıda da bahsettiğimiz gibi biz de yer yer yabancı dil kökenli teknik kelimeler kullanmak durumunda kaldık. Bazı bilimsel terimlerin Türkçe manalarını parantez içerisinde belirttik. Bazı terimlerin ise Türkçe karşılığı olmadığından asli şekliyle yazdık. Evrim terminolojisine, yabancı dil kökenli bilimsel kavramlara aşina olmayan okuyucularımızın bu bölümleri okurken sabırlı olmalarını, acele etmemelerini, kelimelere takılmadan okumaya devam etmelerini tavsiye ediyoruz. Zira kelimelerin anlamlarını ya parantez içerisinde belirttik yahut ilerleyen cümlelerde açıklamalarını yaptık ve müteakip paragraflarda da konuya dair yorumlarımızı yazarak meseleyi anlaşılır kılmaya çalıştık. Burada meselenin her teknik detayını anlamaktan ziyade, ana tema ve temel noktalarını anlamak yeterli olacaktır.

Kitapta işlenilen konular belirli bir sıraya göre gitmektedir. Kitaptan azami faydalanılması için kitabın ilk cümlesinden son cümlesine kadar okunmasını tavsiye ediyoruz. Her makalenin muhteviyatında işlediği konulara dair değerlendirmelerimiz olduğu gibi kitap ilerledikçe tahlillerin yoğunluğu artmaktadır. Evrim hipotezinin bazı dayanaklarını ve eleştirdiğimiz yönlerini muhtelif makalelerde, cümle aralarında tekrar ettik. Böylelikle konunun akılda kalıcı olmasını hedefledik. Özellikle bilimsel makalelerde alıntı sayısı fazla olduğundan sayfa düzeninin korunması ve okuma akışını engellememesi adına dipnotları kitabın sonuna koyduk.

Bu kitap sadece teistik evrim düşüncesini değil, evrim teorisinin kendisini de eleştirmektedir. İslam camiasının gündemini meşgul eden “İslam’da evrim var mı?” tartışmalarını sonlandırmak, insanlarımızda evrim teorisine ve onun teistik yorumuna dair farkındalık oluşturmak için hazırladığımız kitabın okuyucularımıza faydalı olmasını diliyoruz. Eseri daha güçlü kılmak adına kitaba dair görüş ve önerilerinizi fatihbugrasarper@gmail.com e-posta adresine göndererek eserimize katkıda bulunabilirsiniz.

                                                                                                                                        Fatih Buğra SARPER

[1] Stewart Williams, “Can an Evolutionist Believe in God?” Philosophy Now, 47, Ağustos 2004, sf. 19-21.

User Image

fbsarper

Merhaba. Ben Fatih Buğra Sarper. 1988 yılında doğdum. İzmir’de büyüdüm. Bilime, bilgiye ve hikmete meraklı bir araştırmacıyım diyebilirim. 2013'den beri çeşitli platformlarda bilim, felsefe, din, medeniyet, düşünce ve evrim teorisi üzerine yazılar yazmaktayım.

Yorum yok

Bir yorum yazın