Evrim teorisine göre ilk canlı organizmadan bugüne canlılar, ortak bir atadan değişim geçirerek gelmişlerdir. Bu silsile içerisinde organizmalar, sayısız başarılı ve küçük modifikasyonlar ile aşama aşama başkalaşmışlardır.1 Ani değişimlere yer yoktur. Eğer evrim teorisi doğru ise organizma gruplarına ait fosillerin yavaş ve kademeli olarak birbirine dönüştüğünü ve sayısız geçiş formları bulunduran devamlı bir gelişme silsilesini göstermesi gerekir. Fakat fosiller üzerinde çalışan paleontologların (fosil bilimciler) elde ettikleri bulgular, evrimci iddiaları doğrular nitelikte değildir. Zira fosil kayıtları farklı grup organizmalar arasında, özellikle şube (filum), sınıf ve takımlar gibi üst taksonomik seviyelerde geniş oranda morfolojik boşluklar, devamsızlıklar ve kesiklikler (discontinuities) olduğunu göstermektedir. Birkaç istisna dışında ana canlı grupları, atası olduğu iddia edilen önceki basit form canlılar ile herhangi bir bağlantısı olmaksızın fosil kayıtlarında aniden belirmişlerdir. Önde gelen evrimci biyolog ve paleontologlar uzun süredir bu çıkmazı doğrulamaktadır. Nitekim modern evrim teorisinin fikir babalarından olan evrimci biyolog Ernst Mayr, ne zaman canlı organizmalara bakılsa boşlukların, kesikliklerin olağanüstü derecede sık olduğunu, fosil kayıtlarında bu boşluk ve kesikliklerin çok daha çarpıcı boyuta ulaştığını itiraf eder.2
Darwin’in yaşadığı dönemde evrimciler, çıkarılan fosillerin yetersizliğini gerekçe göstererek hipotezlerini destekleyecek fosillerin henüz bulunamamış olabileceği bahanesinin ardına sığınır ve bu hakikat karşısında kaçamak davranış sergilerlerdi. Fakat bu mazeret artık günümüzde söz konusu değildir. Zira Darwin’den bu yana sayısız fosil çıkarılmış, fosiller evrimci hipotezleri doğrulamak yerine yanlışlamıştır. Çıkarılan her bir fosilin iddia edilen evrim ağacındaki boşlukları doldurması, bilinmeyenleri açığa çıkarması beklenirken aksine bunlar yeni boşluklar oluşturmuş, evrimcilere çözülmesi gereken birçok sorun miras bırakmıştır. Evet, gerçekten de fosillerdeki boşluklar ve kesiklikler artık fosil bilimciler tarafından artan bir şekilde kabul edilmektedir. Ünlü hayvan bilimci Profesör Cleveland P. Hickman ve arkadaşlarının yaptıkları inceleme ve araştırmalarda, ana hayvan gruplarının büyük çoğunluğunun (vücut yapıları) fosil kayıtlarında bütün hâlde ve aniden belirdiği ve ataları ile arasında geçiş formu olarak gösterilebilecek şu ana kadar hiçbir fosilin bulunamadığı anlaşılmıştır.3
Canlıların fosil kayıtlarını incelediğimizde, “patlama” diye adlandırabileceğimiz birçok belirmelerin olduğunu söyleyebiliriz. Evrimcilerin tedricilik ile başkalaşma anlayışına ve ara form iddiasına büyük darbe vuran bu canlı patlamalarına, jeolojik devirlere uğrayarak “Türlerin Bağımsız ve Âniden (Birden) Ortaya Çıkışı” başlıklı yazılarımızda kısa kısa değineceğiz.
Fatih Buğra SARPER
Dipnotlar:
[1] Charles Darwin, On the Origin of Species, Facsmilere print, Cambridge, Mass.: Harvard University Press, 1964, s.189.
[2] Stephen C. Meyer, Theistic Evolution: The Scientific Critique of Theistic Evolution, (Crossway, 2017), s.339.
[3] Cleveland P. Hickman vd., Integrated Principles of Zoology, 8. baskı, (St. Louis: Times Mirror/Mosby College Publishing, 1988).
Yorum yok